Sevgili günlük,
Bugün hoşlandığım kıza açılmak için bir şiir yazdım ve 😬
Öhm. Şey, burası minik bir anahtar ile kilitlediğim ve sadece yalnızken, kendime okuduğum bir günlük değildi.
Benim çocukluğuma denk gelen 90’lı yıllarda 📓 günlük dediğimiz bir kavram vardı. Herkesin, gizli saklı sırlarını döktüğü, ilk aşkını ve anıları ile acılarının birleşimini yazdığı kutsal defterlerdi bunlar. Sadece kendimiz okurduk ama bir yandan da yazarak içimizdeki yazma hevesini beslerdik. Şimdilerde ne mektup kaldı ne günlük; onların yerini herkesin okumasına müsaade edilen blog siteleri aldı. Sanırım yakın bir gelecekte bloglar da hayata veda eden kavramlar arasında yerini alacak çünkü okumak yerine video izlemek daha cazip geliyor neredeyse hepimize. – Kimi zaman bana bile-
Ben de çocukken günlük yazan romantik tayfanın elemanlarından biriydim. Her ne kadar günlükler daha çok kızlar tarafından tercih edilse de günlük tutan erkek sayısı da az değildi. Geçenlerde hayatımda yazdığım ilk şiiri buldum ve inanılmaz mutlu oldum. Tabii bunu günlük yazmama borçlu olduğumu söylemem gerek.
Günlüklerden sıyrılıp da internetin büyülü dünyasına girince bir süre ben de keşif yapan ve sadece okuyan, durmaksızın ve iştahla okuduğunu anlamaya çalışan biri olarak kaldım. Sonra dedim ki “Ben neden yazmıyorum?” Kendime verecek cevap bulamayınca da blog açmaya karar verdim.
Takvimler 29 Ekim 2011’i gösterirken 🐟 Suskumru ile birlikte “Merhaba Dünya” dedim. Zamanlar takvimden yaprak yaprak düşerken ben de bir sürü güzel blog keşfetttim. Birçoğunun yazarı ile arkadaş oldum. Hatta bu blog (Suskumru) bana, şu anda çalışmakta olduğum işimi ve dolayısıyla arabamı, bu satırları yazdığım bilgisayarı alma fırsatı sundu. Ayrıca daha nezih bir evde oturma şansını da dolaylı olarak bloguma borçluyum. Yaşam standartlarımı yükseltmesi de cabası…
Her zaman hayata pozitif bakmaya çalıştım. Elbette düştüğüm oldu, bir şekilde kalkma gücünü de buldum ve Suskumru, doğduğundan beri hayatımda hep var oldu. İşte siz de en azından içinizden geçenleri anlatın diye bir rehber hazırladım. Dilerseniz aşağıdaki kısımdan o rehberi okuyabilir, dilerseniz yazıya devam ederek Türkiye’nin en iyi blog sitelerini keşfe çıkabilirsiniz.

En iyi kişisel blog siteleri
YAZIDA NELER VAR?
En İyi Blog Siteleri
Bu, en iyi bloglar listesinin tamamen şahsi kanaatlerim doğrultusunda hazırlandığını lütfen unutmayın. Sonra “Vay efendim, bizim emmioğlunun sitesi neden yok?” gibi sorgulamalar duymak beni üzüyor. Şimdi, 10+ yıllık blog yazarlığı tecrübem sırasında gördüğüm, okuduğum ve beğendiğim blogların küçük bir kısmını en iyi blog siteleri şeklinde listelemek istiyorum.
En İyi Bloglar
Bu listede yer alan blogların kimi kişisel, kimi rehber odaklı blogdur. İlle de kişisel blog olsun diye düşünmediğimi unutmayın.
Hızlı Adam 💼

Türkiye’de içerik yazarlığına pazarlama sosu dökme konusunda en başarılı insanlardan biri bu adam. Aslında ondan daha iyisini görmediğim için –şimdilik– en iyisi bile diyebilirim. Gerçek hayatta arkadaşım olmasa ve mütevazılığını bilmesem bu kadar net konuşamazdım ama kahretsin ki yakın arkadaşım ve onunla konuşurken öğrendiğim her şey, kendimi şanslı hissetmeme olanak sağlıyor. Hızlı Adam ile pazarlamanın her alanında ciddi ciddi konuşabilirsiniz. Mutlaka size katacağı bir şeyler olacaktır. Bana kattıklarını halen kullanıyorum ama kira istemiyor. Bu harika 🎯 Pazarlama ve ikna konusunda siz de katma değerli bilgiler edinmek istiyorsanız bu bloga mutlaka uğramalısınız.
Burak Göç 🦸🏻♂️

Kişisel blog denildiğinde ilk akla gelenlerden biri Burak. Kendisi Yarı Zamanlı Süpermen olarak da biliniyor. Boş zamanlarında bir telefon kulübesinde kostüm değiştirdiğini biliyorum ama kimseye söylemem. Ayrıca kendisinin birçok kostümü var ve bu kostümlerden bazıları şöyle: Minimalist, üretken, kitabı olan yazar, iflah olmaz üretkenlik aşığı ve çiçeği burnunda Youtuber… Bu kostümlere birçok başka ekleme yapmak da mümkün ama onları da siz keşfedin.
Kelimeler Benim 🔡
![]()
Blog dünyasında hem tasarımı hem yazım dilini çok beğendiğim nadir yazarlardan biri. Üstüne üstlük muhabbeti de çok sıkıdır. Sezer adlı bu arkadaşımız kimi zaman Türkiye’de olmasa da yazılarıyla halen buralarda bir yerde olduğunu ve her köşe başından çıkabileceğini hissettiriyor. Birbirinden bağımsız gibi görünse de temelde keşfe dayalı olarak nitelendirebileceğimiz hobileri olan bu güzel adam aynı zamanda blog sözlük‘ün de kurucusu. Bence siz keşfe devam etmek için hem sözlük’e hem bloguna uğrayın. En iyi blog siteleri listelerinde bu isimlere rast gelmeniz çok olası.
Miskin Adam 🦥

Bir yerlerden tanıdık geldiyse bu isim, hemen açıklığa kavuşturayım. Listenin başındaki Hızlı Adam, kimi zaman da Miskin Adam oluyor. Adeta kostüm değiştiren bir süper kahraman ya da deri değiştiren bir yılan… Hangisi olduğuna yazılarını okuduktan sonra siz karar verin. Miskin Adam ile hemen her konuda konuşabilirsiniz ama mutlaka işin içinde bir yerde haz ve estetik algısı olmalı. Güzel olan her şey, konuşmanın konusu olabilir. Güzel şeyler gibi psikolojinin meyve dolu dallarına da salıncak kurmuş bir adamın blogunu okuyorsunuz. Kendinize mukayyet olun. Mümkünse de bir kadeh şarap alın kendinize. O rahat bir şeyler giyip gelecektir.
Adam Karga 🐦⬛

“Şu hayatta kimin yazdıklarını içten bir durgunluk duygusuyla ve dinlenerek okuyorsun?” diye sorsalar “Adam Karga” derim. Hem blog tasarımları hem yazı stili hem de okurlarına aktardığı yazılar durgun bir suyun başında dinleniyormuş hissi veriyor. Kimi zaman bir ağacı dönüştürüyor, kimi zaman bir öykünün karakterlerini hayatınızın ta içine kadar sokuyor. Bazen bir kukla ile arkadaşlığın sınırlarında geziniyorsunuz, bazen bir çiçeğin bükük boynunu öpüyorsunuz. Bu nahif Öğretmen Bey’in blogunu okuduğunuzda hüznünüzde bile bir gülümseme canlanacak.
Tahsin Bey ☕️

Sokak arasındaki bir birahanede ya da salkım söğüt altında bir hüzünlü topluluk olsa ve orada sadece bir blogun yazılarından bahsediliyor olsa bu kesinlikle Tahsin Bey olurdu.
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
dizelerini Murathan Mungan yazmamış olsaydı, Tahsin Bey yazardı ama Emrah Serbes’in fotoğrafını karşısına koyar ve onunla konuşur gibi birasını yudumlarken yazardı. Biraz depresif ama bir yandan da incelikli hayta modunda bir adam olan Tahsin’in blogunu mutlaka ziyaret edin ve neden en iyi blog siteleri yazımda yer verdiğimi kendi gözlerinizle görün.
Çıplak Yazar 📝

Cehov’un “Kısa Hikayeler”ini bilir misiniz? Onları severseniz biraz daha yerelleştirilmiş ama son derece başarılı yeni öykülerini okumak da isterdiniz. Ne yazık ki Cehov artık yaşamıyor ve bu isteğiniz havada kalacak. Ancak Çıplak Yazar’ın kısa hikayelerinde benzer tadı almak son derece mümkün. Üstelik yazı başlıkları da okurun dikkatini bir anda çekme potansiyeline sahip. Blog yazmaya başlamak isteyenlerin ilk ziyaret etmesi gereken ve başlıklarına dikkat etmesini önerdiğim bir yazar. Mesela başlıklarından bir tanesi şu: “Çarşamba Günleri Yaşayabilme Kılavuzu” Sahi, Çarşamba günleri yaşayabilmenin ne gibi zor yanları olabilir ki? Okuyun ve kendi yolunuzu çizin.
İçimde Kalacağına 🌿
![]()
Doğadaki çadırınızdasınız ve ayaklarınızı donduracak kadar serin bir suya uzatmışsınız. Zamanın ruhuna dokunuyorsunuz. Bunlar hayalinizde canlandıysa hikayenin devamını yazmak için bu bloga uğrayın. Yaşanmışlıklar, yaşanamamışlıklar, örtülü pişmanlıklar ve çokça nostalji özlemi… İşte İçimde Kalacağına adlı blogun temel taşı bu. 80’lerin, 90’ların o samimi havasını özleyerek yad etmek ve bazen buruk bir gülümseme ile üzülmek için bu blog tam olarak doğru patikadan gitmenizi sağlıyor.
Usluer 👨🏻💻

Blog yazmaya ilk başladığım zamanlarda hep gözümün gördüğü en yüksek tepelerden biriydi ve halen de öyle. Bu samimi adam, blog dünyasının zirvelerinden biri. Her ne kadar artık çok sık yazmıyor olsa da yazdığında çok sağlam bir kalemi olduğunu görüyorsunuz. Yazdıklarını sonuna kadar okutma konusunda kendisinin bir iddiası olmasa da ben bunu net olarak görüyorum. Teknik konularda da yetkili bir abi, kişisel mevzuularda da! Birlikte bilgisayar da toplayabilirsiniz merak ettiğiniz bir dizinin nefis bir özetini de tartışabilirsiniz. Çok yönlü olmasından ve her kalemle yazabilmesinden ötürü her yazısı sıkı bir şekilde okunmayı hak ediyor.
Peren Ç 🎸

Suskumru’nun doğumuna girmiş, ilk kıyafetlerini ve ismini belirlememde çok yardımı olmuş bir blog ebesidir Peren. İlk temamı ve logomu kendisi hazırlamıştı. Suskumru adını eşimden sonra ilk duyan ve bana bu konudaki fikrini belirten de o olmuştu. Şimdi 10 yaşını aşmış Suskumru adlı bir yeğeni var. Ona Suskumru’nun halası diyebiliriz pekala. Yazdıklarını depresif olarak da niteleyebiliriz gerçekçi olarak da.
Gerçek bir kişisel blog, gerçek bir kişisel yazı arıyorsanız; birilerinin yaşamına ve isyanlarına, sayıklamalarına karşı eşsiz bir merak duygunuz varsa Peren’in yazılarını okuyun. Geberik Diller Ailesi’ni Koruma ve Yaşatma Derneği’ni merak ediyorsanız kendisine sorun. Sizi cevaplayacaktır. Ya da dilerseniz hayatı bir gitarla bestelemek istediğinizde hangi akorları kullanmanız gerektiğini sorun. Onda hep cevap vardır.
Keyifli okumalar dilerim.


Selam Çağrı, çok güzel bir içerik olmuş tebrik ediyorum. Uzun zamandır takip ettiğim bir çok blog bu listede, blog açmak isteyen yada güzel bloglarda faydalı içerikleri takip etmek isteyenler için çok güzel bir liste.
Selam Tuncay, güzel sözlerin için teşekkür ederim.
Listedeki siteler gerçekten güzel..
Çağrı selam,
Kilitli günlük işi çocukluğumda bende de vardı bir aralar. 🙂
Kelimelerbenim, Usluer, Çıplak Yazar favorilerim. Bu arada ”Hızlı Adam” Bünyamin Bey’i yemeksepeti veritabanında görmüştüm. Akşam bi çiğ köfte dürüm gönderelim. 😛
Birblogger Şafak’ın da yeri ayrıdır, gerçekte tanışmasak da kankamızdır. 🙂
Yazı için teşekkürler.
Hoş geldin Onur,
Bir erkek olarak kendimi yalnız hissetmediğim için mutlu oldum, şu günlük olayında 🙂
Bünyamin’e çiğ köfte gönderme, midesi kötü. İstersen bir mide koruyucu gönderebilirsin ama 🙂
Şafak, başka bir adam gerçekten. Aynı yerde yaşıyor olsak her akşam birer oralet içmeye çıkardık gibi geliyor.
Ben de teşekkür ederim, okuyup yorumladığın için.
Arada bir girip baktığım blogların hepsi listede. Artık çok içli dışlı olmasam da farklı bloglara girip okumak iyi geliyor.
Şafak, seni görmeyi ve bir yerlerde var olduğunu görmeyi seviyorum. Bana iyi geliyor. Bu alemin en eskilerinden birisin ve öyle kalmalısın.
Bir liste yapsaydım, muhtemelen benim listem de bu şekilde olurdu.
Ne mutlu bana Nazmi.
Çağrı yaa! çok gülümsettin mutlu ettin beni ♥️ Suskumru’nun açılmasına minicik de olsa bir katkım olmuş olduğunu söylemen onore etti beni. Gerçekten ne mutlu bana ki seni tanıdım ve güzel bir yeğenim oldu.
Şu an biraz saçma bir internet detoksundayım ve şans eseri gördüm yazını da, bu yüzden maalesef resimlerinizi paylaşıyorsanız da görmüyorum ama umarım tatiliniz çooook güzel geçiyordur. Çok çok mutlu dönersiniz yuvanıza. Henüz tanışmamış olsak da bir gün tanışacağımıza inandığım güzel eşin ve diğer çocuğun Patron’a çok selamlar sevgiler ♥️
Altın takmadın ama olsun 🙂
Çok paylaşmıyoruz fotoğraf aslında ama paylaşsak da çok bir şey kaybetmezsin.
Selamlarını aldım, gönderdim. Onlar da selam ediyor.
“Ağlamak istiyorum” ama sevinçten!
Naaptın sen Çağrı? Bu koca dijital okyanusta yalnız olmadığımı gösterdin. Güzel yüreklerin, gören gözlerin, sağlam kalemlerin varlığını hatırlattın.
O kırlarda, berrak suyu şıpır şıpır akan derede, yaşamla düş arasındaki o yerde buluşmak üzere demek kaldı bana sadece.
Yürekten teşekkürlerimle…
Yıldız
Dileklerine can-ı gönülden katılıyorum Yıldız. Benim listemin mutlaka senin blogunu içermesi gerekiyordu.
Keyifle, sıhhatle.
Çoğunu takip eder, okurum. Ne güzel, keyifli bir yazı olmuş. Çok sevgiler! 🙂
Seyfi, seni burada görmek ne güzel. Maceralarını ve arsanı/hayallerini takip ediyorum. Sevgiler benden ????
“Önemli Not’a” ithafen normalde affetmem ama bu seferlik affettim 🙂 Güzel bloglar derlemişsiniz. Bazılarını biliyoruz ama bazıları yenilerden.. inceleyelim. Keyifli yazmalar…
Çok teşekkür ederim Safa, senin gibi nitelikli ve ilk olan bir yazardan bunları duymak güzel. Bir seferlik af güzeldir.
Bir blog gurmesinin hazırladığı en iyiler listesinde yer almak duygulandırdı doğrusu ???? Çok teşekkür ederim Çağrı, çok mutlu oldum görünce. Sevgiler.
Senin duygulanman başka sebeplerdendir ama hadi yedim 🙂