2020 yılı ve sonrası için konuşacak olursak; ortalama bir insanın ömrünün 3’te 1’i bilgisayar başında geçiyor olabilir. Bu, 80 yaşındaki bir insanın neredeyse 27 yılını bilgisayar karşısında geçirmesi demek. Uykunun da aşağı yukarı aynı süreyi kapsadığını belirtirsem, ne kadar vahim bir tablo olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Bilgisayar başında geçirilen süre boyunca insanların birçok rahatsızlığı doğup, büyüyor. Mesela postür sorunları (kamburluk, boyun fıtığı, düzleşme) ya da sindirim sorunları gibi… Bununla ilgili olarak detaylı bir yazı yazmıştım. Bu tür sorunları merak edenler şuradan okuyabilir. ?
Bu yazının konusu ise biraz daha ellere ve kollara odaklı. Uzun süre bilgisayar kullananların (mesela muhasebeciler, mali müşavirler, oyun oynayanlar ve ofis çalışanları) en sık karşılaştığı problemlerden biri olarak göze çarpan bilek ağrıları kabus haline gelebilir. İlk etapta inceden inceye kendini hissettiren ve pek de önemsemediğimiz bu ağrılar, ilerleyen dönemlerde önleyici tedbirler alınmazsa Göksel’in “Acıyor, acıyor, acıyor; her yolu denedim, bitmiyor…” şarkısını dilinize dolayabilir.
Bu yazıda, bileklerinizi, ellerinizi ve kollarınızı olası ağrılardan korumak için en iyi tedbir olan bilek destekli mouse pad kullanmaya son vermeniz için 5 sebep bulacaksınız.
Niçin Bilek Destekli Mouse Pad Kullanmamalıyız?
Bu başlığın latife olduğunu bildiğinize inanıyorum. Yoksa, bunu kullanmayın demek; KOAH olmuş birine “Nefes alma” demek gibi bir şey. Peki, gelelim sadede. Neymiş bu 5 sebep?
#1 Bilek Ağrılarına Tedbir Alırsınız
Sürekli tatlı tatlı ağrıyan ve arada bir ovalama ihtiyacı hissettiğiniz bileğinize bu kötülüğü yapmayın. O tatlı ağrıları ortadan kaldırmayın. Onlar, sizin varlığınızla var olmuş ve sizinle hayata tutunan ağrılar. Belki sonradan doğacak minik minik ağrılar olacak. Onların hayata gelmesini engellemeye ne hakkınız var? Ne olmuş yani bir yerleriniz azıcık ağrıdıysa? Hayatın sonu mu?
Ha, ben ille de bilek ağrılarıma veda etmek istiyorum, yavru ağrıları falan hayatımda görmek istemiyorum. Hepsinin canı Cehennem’e diyorsanız; orası ayrı.
#2 Karpal Tünel Sendromunu Engellersiniz
Hiç yakışıyor mu sizin gibi birine bu tip engellemeler falan? Hani özgürlükçüydünüz siz? Ayrıca bu tünelleri engellemek hiç de iyi değil. Sonra tıkanıklık yapabilir. Ne olacak canım, bilekleriniz biraz uyuşsa ve ağrısa sanki? Minicik acılarda hayattan mı soğuyacaksınız hemen? Hani siz güçlüydünüz? Rocky’i izlerken “Acı yok, acı yok” diye haykırıyordunuz? Ne oldu?
Ha benim canım tatlı, ben Karpal Tünel Sendromunun ismini de pek sevemedim diyorsanız, orası ayrı.
#3 Ellerinizi İstediğiniz gibi Kullanabilirsiniz
Minnoş görünümlü ve yaşlı bir teyze sizden yardım isteyip “Evladım, şu poşetlerime yardım et” dediğinde ona rahatlıkla “Teyzecim, inan çok isterdim ama bileklerim ağrıyor ve bunları taşıyamam” diye sıvışabilirsiniz. Arkanızdan kötü gözlerle bakabilirler, beddualarla fırtınalar yaratıp üzerinize ateş salabilirler; aldırmayın.
Ha yok, ben her türlü yardım etmek isterim, teyzemiz yardım istemiş; ona yardımcı olmak boynumuzun borcu diyorsanız, orası ayrı.
#4 İşlerinizi Hızlandırabilirsiniz
Patronunuz ya da müdürünüz gelip “Yahu Yeşim, sana geçen hafta bir iş vermiştim. Neden bitmedi şu işler bir türlü?” diye sorduğunda ona “Vallahi Oğuz Beycim, affedersiniz Karpal Tünel Sendromu’na yakalanmışım. Bu meret de bir geldi mi bir daha kolay gitmiyor. Onun için yapamadım ama söz önümüzdeki yaza bitirmiş olurum” diyebilir ve işi savsaklayabilirsiniz.
Ha yok, ben işimi seviyorum ve sen birkaç sene dinlen derlerse çok üzülürüm diyorsanız, orası ayrı.
#5 İşlerinizi Pratik Biçimde Halledebilirsiniz
3 dakikada yapılacak bir işi 10 dakikada yapabilme özgürlüğüne sahip olursunuz çünkü masanızın yüzeyi ya da mouse altına koyduğunuz altlık, mouse kullanımı için sorun çıkartıyor olabilir. Böylece merak ettiğiniz dizinin son bölümünü keyifli keyifli izleme şansınız da olur. Oh ne güzel, iş ve eğlence bir arada. Siz de zaten böyle bir şey istemiyor muydunuz? Dikkat: Müdüre yakalanmayın, yoksa evde dizi izlemek zorunda kalabilirsiniz.
Ha yok, ben işte işimi yaparım, evde dizimi izlerim; bu tip ucuz saygısızlıklara ve numaralara tahammülüm yok diyorsanız, orası ayrı.