HAKKIMDA
İnsan, derdinin dermanını bulamayacak duruma gelinceye kadar yeterince insan değildir. Kaldı ki ölüm dışında her şeye çare var. Franz Kafka’nın da dediği gibi;
Ölümün olduğu bu dünyada, hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında.
Ben Çağrı, ölümle derdi olan bir beşerim. Her zaman şaşırma kabiliyetine sahip olduğumu da belirtmem gerek. 16 Ekim 87’den bu yana nefes alıyorum ve adına yaşamak dedikleri eylemi ifa ediyorum. Yazdığım onca karamsar cümlenin aksine mutluyum. Bakmayın afili cümlelerle ölüme kaş çattığıma…
Kimliğim ve dünyada kapladığım alan, beni çok ilgilendirmese de varlığımdan aldığım hazzı yabana atamam. Peki, kimim ben? Burada Sunay Akın’ın bir şiiri yapışıyor yakama:
Kimim ben
ve sakalından bir tek kılın
müzelere giremeyeceğine ağlayan
köse bir peygamberden
nedir beni
ayıran
Hüzünlü bir çocuk yüzü müyüm
merdiven altındaki
boş rakı şişelerinin
hareketliliğinden anlayan
babasının eve gelip
gittiğini
Bir cüce miyim yoksa
cenaze gününde
annesinin tabutuna
uzanamayışının ağırlığını
hep omuzlarında
taşıyan
Küçük odaya çıkıyorum
tavan arasındaki
ve bir geminin
dümeni gibi çevirerek
istasyon düğmesini
kayboluyorum bir zamanlar
etrafında ailece toplandığımız
radyo dalgaları
arasında!
Çocukluğum ve ilk gençliğim;
bir de eğitim hayatım
Sakarya’nın Karasu ilçesi benim memleketim. Burada anneme sancılar verdim. Babama ilk babalık deneyimini tattırdım. Annem, babam, kız kardeşim, erkek kardeşlerim, (2) dedem, babaannem, halam ve halamla büyüdüm. Bir halamla özel bir bağımız var. Beni adeta annem gibi sahiplendiğinden yarı annem sayılır. Sokakta oyun oynayan son şanslı nesillerden biri oldum. Bilgisayarı da hayatıma dahil ettim, saklambaçı da… Çok kez taso oynadım, pantolonlarımın dizlerini taso uğruna beyazlattım. İyi de bir “little kumarbaz”dım ve aynı zamanda iyi bir biriktirici olduğum için şimdilerde bir sürü tasom duruyor. İlgili yazı: Taso
Misket (Bizim orada mile denir, bazı diğer yerlerde ise bilye, meşe gibi isimlerle anıldığını duydum.) ya da sporcu kağıdı gibi atraksiyonlarda pek başarılı değildim.
Futbolda da iyi değildim. Futbol oynanacağı zaman hiç ilk seçilen ya da uğruna tartışılan adam olamadım ama 90’lı yılların sonunda tenis alanındaki sıralamayı ve kimin kimi hangi setlerde kaç kaç mağlup ettiğini biliyordum. Formula 1, Nascar gibi yarışları takip ediyordum.
Sonra okullar geldi geçti, ben liseden mezun oldum. Kocaeli Üniversitesi Derbent MYO Turizm ve Seyahat İşlt.’ni kazandım. 2 yıl orada okudum. Bir çok öğrenci gibi ilk yıl yurtta ikinci yıl evde kaldım. Ardından açık öğretim olarak tabir edilen kurumdan İşletme lisansı yaparak mezun oldum. Ardından Nişantaşı Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları Yönetimi alanında yüksek lisans yaptım.
Şimdilerde bir mobil uygulama için içerik yazarlığı yapıyorum. İşimi seviyor ve uzun zaman devam ettirmeyi planlıyorum. Daha önce çeşitli işlerde çalıştım ama zannediyorum hepsi geçiciydi. Yine de her bir işimin bana irili ufaklı çeşitli faydalar sağladığını, hayatıma minik dokunuşlarla değer kattığını söylemeden geçemeyeceğim.
Eşimle tanıştığımda 15 Aralık 2005’ti. Hava kömür kokuyordu ve soğuktu. 10 gün sonra flört etmeye başladık. 31 Ağustos 2013’te evlendik. Bir köpeğimiz var. Adı Patron. Eşim Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni. İstanbul’da şirin sayılabilecek bir yerde öğretmenlik yapıyor.
Sanatla, basınla ve
web dünyasıyla alakam
Ortaokulda katıldığım tiyatro dünyasından halen ayrılmadım. Ortaokul yıllarında boğazımdan süzülen sahne tozu 2006 yılında Yusuf Demircioğlu ile tanışmam neticesinde halen damarlarımda dolaşıyor. Kendisinden yıllarca bireysel ya da grup olarak ders aldım, halen fikrine ihtiyaç duyduğumda arıyorum. Karasu’ya gittiğimde ise mutlaka yanına uğruyorum.
1 dönem Karasu Halk Eğitim Merkezi’nde “Uygulamalı Tiyatro Oyunculuğu” eğitimi verdim. 2014-2015 arasında 5 ay süreyle Akademi 35 Buçuk’ta “Sinema ve Sahne Sanatları Oyunculuğu” eğitimi aldım. Televizyonda yayınlanan bir çok dizide rol aldım. Kardeş Payı, Kiraz Mevsimi, Gecenin Kraliçesi, Payitaht Abdülhamid ve Vatanım Sensin bunlardan bazıları.
Tiyatro Adam‘da 2 sene boyunca ışık ve dekor personeli olarak çalıştım. Bir tiyatronun bütün ayrıntılarını görerek ve yaşayarak deneyimleme şansı buldum. 2016 Eylül’ünde severek ve anlaşarak ayrıldık.
2010 – 2013 arasında Karasu Haber Gazetesi’nde editör, sayfa tasarımcısı, web sitesi yöneticisi, muhabir ve yazıişleri müdürü gibi çeşitli görevlerde bulundum. Bu sırada webe merakım başladı. Gazetenin internet sitesi sayesinde webi, fotoğraf makinesi sayesinde fotoğraf makinelerini, gazete tasarımı yapma zorunluluğu sayesinde Corel Draw isimli programı öğrendim. Gazetenin sahibi Cihan Ersöz’ün hayatıma dokundurduğu sihirli değneği hep minnetle andım.
Video izlemeyi seviyorsanız; Bazı Güzel Şeyler adlı Youtube kanalımda vlog adı verilen videolu içerikler üretiyorum.
Okuduğum ve okuyacağım kitaplar,dergiler, izlediğim ve izleyeceğim fimler, diziler, ölmeden önce yapmak istediklerim, katıldığım kurs ve etkinlikler gibi dip köşedeki ayrıntılara bakmak isterseniz sizi Depo ‘ya alayım.
cagri.m.alkan@gmail.com
Sabah 10.00 – Akşam 18.00 arası genelde online oluyorum.
Mutlaka gün içerisinde mailinizi görüp cevaplarım.