Kimler kimlere bir şeyler anlatmıyor ki? Peki ben neden kimseye anlatamıyorum? Hayır, sakalım da var sözümün dinlenmesi için… Şaka bir yana, şu sıralar hem temamı hallettim hem de yazma konusunda az da olsa istikrar sağladım. İlerleyen zamanlarda da haftada 1 yazmak istiyorum. Onun için de bir sürü kaynak tarıyor, bir sürü kitap, dergi okuyorum. Dolayısıyla da yazacak bir şeylerim oluyor. Haydi şu sıralar not defterime takılanlara bir göz atalım.

 Tüm zamanların en çok satan telefonları 

En Çok Satan Telefonlar

En Çok Satan Telefonlar

1, 5 yıldır Samsung Note 3 kullanıyordum. Geçenlerde kendisini satıp üzerine biraz para ekleyerek bir iPhone 5S aldım. Hem iPhone kullanmak hem de kamerasıyla vlog çekmek ve iMovie ile editlemek için böyle bir karara vardım. İyi ki de bu kararı vermişim çünkü ekranının Note 3’e göre daha küçük olması dışında hiçbir memnuniyetsizliğim yok. Telefonumu değiştirmişken tüm zamanların en çok satılan telefonlarını bir araştırayım dedim. Sonuçlar şaşırtıcı. Ben en çok satan telefonun Nokia 3310 olacağını düşünüyordum ama kendisine ancak 11. sırada yer bulmuş.

 Telefon modeliSatış sayısı
1Nokia 1100250 Milyon +
2Nokia 1100i250 Milyon +
3Nokia 3210160 Milyon +
4Nokia 1200160 Milyon +
5Nokia 5230150 Milyon +
6Nokia 6600150 Milyon +
7Samsung E1100150 Milyon +
8Nokia 2600135 Milyon +
9Nokia 1600130 Milyon +
10Motorola Razr V3130 Milyon +
11Nokia 3310126 Milyon +
12Nokia 1208100 Milyon +
13iPhone 6 ve iPhone 6S100 Milyon +
14Samsung Galaxy S480 Milyon +
15Nokia 601070 Milyon +
16iPhone 570 Milyon +
17Nokia 513065 Milyon +
18iPhone 4S60 Milyon +
19Motorola StarTAC60 Milyon +
20Samsung Galaxy S360 Milyon +

 

 Babaannem ve bilimum yerlerden ilginç kelimeler 

Bu yazı diziciği ile ilgili olarak diğer yazılara buradan ulaşabilirsiniz.

Bildiğiniz gibi çevremden ve özellikle babaannemden duyduğum ilginç kelimelere burada yer veriyorum. Aslında bu bir nevi kelimeleri tozlanmaktan korumak anlamına da geliyor benim için. Bakalım bu kez hangi kelimeler varmış:

  • Çon: Babaannemin kalçalarının ağrısını tanımlarken kullandığı kelimelerinden biri. Örnek: “Çonlarım ağrıyor. “Araştırmama göre kalça anlamına geliyor. Kullanıldığı bölgeler ise şöyle:
    • Düzce, Bolu, Kocaeli, İstanbul, Karabük, Bartın, Zonguldak, Çankırı, Samsun, Ankara ve İçel (Mersin)
  • Fıcık: Yine babaannemin küçük kelimesinin eş anlamlısı olarak kullandığı kelime. Araştırmalarıma göre Çanakkale civarında bir şeyin en küçüğü anlamına geliyormuş. Bana sanki ufacık kelimesinin bir türetimi gibi de geliyor.
Fıcık Ne Demek

Fıcık Ne Demek

  • Avuz: Annemin sözcüklerinden biridir kendisi ve yeni doğum yapmış ineğin doğumdan sonraki ilk sütünden yapılan bir çeşit tatlımsı şeydir. Tadı da görünümü de normal sütten farklıdır. Hatta genellikle kıvamı bir hayli yoğundur.
  • Daklaşma: Yine babaannemden başka kimseden duymadığım sözcüklerden biri. Bu sözcüğü babaannem ben çocukken bir başka çocuğa sataştığımda kullanırdı. Örnek: “Daklaşma uşağa!” Yani sataşma, karışma anlamına geliyor. Birçok yörede de kullanılıyormuş.
  • Angas:  Babaannem bilinmeyen kelime fabrikası gibi maşallah. Bu kelimemiz ise yalan anlamına geliyor ama tam da böyle ciddi ciddi yalan değil, biraz şaka mahiyetinde, şakalı yalan da diyebiliriz. Şuralarda kullanılıyormuş:
    • *Eşme köyleri –Uşak, *Güney –Denizli, *Akyazı çevresi –Sakarya, Karadere *Gündoğmuş –Antalya, *Fethiye köyleri, –Muğla
  • Hasgene: Babaannemden duydum ama Trabzonlu arkadaşlarımdan da duydum. Babaannem hasgeneyi çeşitli biçimlerde kullanır. Bunlardan birkaçı: Göz göre göre, göstere göstere, hiç kimseyi umursamadan. Yaptığım araştırmada ise Trabzon çevresinde “İyice, tam olarak” anlamına geliyormuş.
  • Elet: Götürmek, iletmek anlamlarına geliyormuş. Zaten babaannem de bu anlamda kullanıyordu. Örnek kullanım: “Şu tabağı mutfağa elet”
  • Börttürmek: Bizimkilerin kullanım biçimi yeşil sebzeleri azıcık pişirmek şeklinde. Zaten Afyon, Ankara, Konya ve Zonguldak’ta da aynı anlamlarda kullanılıyormuş. Hayır, neredeniz biz anlayamadım ki. Her yöreden kelimelerimiz var.
  • Montgomeri – Montkemer: Bakın bu sadece bizimkilerin değil bir dönemin insanlarının sıkça kullandığı bir kelime. Hatta anne-babanıza sorun, onlar da bilecektir. Şimdilerde kısaca mont olarak bahsettiğimiz kışlık dostumuzun ilk adı Montgomeri’ymiş. General Bernard Montgomery’nin sürekli giydiği ceketin Türkçe’ye bu adla geçtiği biliniyormuş.
  • Sekerat: Bu kelimeyi bir kitapta okumuştum. Sizinle de paylaşmak istedim. Sekerat kelimesi,  Sekr kökünden gelir. Sekr, gazap, aşk, elem, dalgınlık veya bir acıdan ötürü gelen baygınlık için kullanılır. Sekerat, sekr kelimesinin çoğulu olmakla birlikte ölüm anındaki ıstırap ve baygınlıklar anlamına gelir. Yani özetle ölüm baygınlığı olarak da söylenebilir.
  • Efemera: Bu kelimeyi de bir kitapta görmüştüm. Köken olarak Zoolojide kısa ömürlü böcek anlamına geliyormuş. Bir diğer kullanımı ise değerli kağıtların koleksiyonu şeklinde vuku buluyormuş. Yani eski tarihli biletler, faturalar, etiketler, davetiyeler, kartpostallar, fotoğraflar, konser afişleri gibi…
  • Atlıkarınca – Atlıkaraca – Atlakaraca:

    Atlıkarınca - Atlıkaraca - Atlakaraca

    Atlıkarınca – Atlıkaraca – Atlakaraca

    Bir Sunay Akın kitabından aklımda kalan bu kelimelerin ilginç bir öyküsü var. Çocukken gittiğimiz lunaparklarda olmazsa olmazlardan biriydi atlıkarıncalar ki sanırım halen öyledir fakat sadece dönen atlardan oluşan bu oyuncağa neden atlıkarınca denmiş? At tamam da karınca ne alâka? İşte bu sorunun cevabı şöyle; İstanbul’da atlıkarıncanın ilk zamanlarında ismi atla karaca imiş çünkü bir at ve bir karaca varmış oyuncakta. Yani o dönen platformda hem at hem de bir geyik türü olan karaca varmış. O zaman amaçlanan şey erkekler ata, kızlar da karacaya binsin şeklindeymiş. Gel zaman git zaman kızlar da ata binmek istemiş ve zamanla karacaların yerini atlar almış. Bu oyuncağın ismi de atlıkarınca olarak değişmiş.

  • Maval – Maval Okumak: Sık sık duyduğum ve arada da kullandığım bir deyim maval okumak ama peki maval ne demek biliyor muyuz? Çok basit, maval=uydurma söz, yalan. Maval okumak da “Boş konuşma, yalan yanlış anlatma” gibi anlamları ihtiva ediyor.
  • Biteviye: Bana hep söyleniş olarak (fonetik) çok çekici gelmiştir bu kelime. Cümle içinde kullandığımı hiç hatırlamıyorum ama yine de anlamını açıklamaya değer. Biteviye kelimesi “Hep aynı biçimde, sürekli olarak aynı şekilde, durağan” anlamlarına geliyormuş.
  • Sadana: Bu kelimeyi babaannem ve halamlar sık sık kullanırlar. Bence fonetik olarak çok hoş bir argo kelime. Ha bu arada bizimkiler bu kelimeyi “Saf” anlamında kullanıyor. Yani öyle salak gibi argo bir tabir değil, daha sevimli bir hakaret. Ayrıca Çorum, Elazığ, Konya gibi yerlerde “Ahmak, akılsız” gibi anlamları da varmış.
  • Dansık: Bu kelimeyi kimden duydum bilmiyorum ama çok hoşuma giden bir argo kelime de budur. Hatırladığım kadarıyla “Sadana” kelimesi ile hemen hemen aynı anlama geliyor fakat Burdur ve Kocaeli civarlarında “Gereksiz, anlamsız” şeklinde kullanılıyormuş.
  • Anacım Allah: Bu kelime öbeğine internet araştırması sırasında rastlayamadım. Bizimkiler çok yorulup oturduktan ve dinlendikten sonra tekrar kalkarken ne kadar yorulduklarını belli etmek amacıyla bellerini tutup “Anacım Allah” diye kalkarlar.
  • Siymek – Siğmek: Bu kelimemiz bizimkiler tarafından çişini yapmak, biraz daha argo bir tabirle işemek anlamında kullanılıyor. Ben ilk defa çocukken bizimkilerden duydum. Örnek kullanımı: “Siymen mi geldi? Şu ağacın arkasına geç siy, kimse görmez.” Ben bu kelimenin başka yörelerde de kullanıldığına Cemal Süreya’nın “Onüç Günün Mektupları” adlı kitabında şahit oldum. Yoksa, sadece bizimkiler kullanıyor sanacaktım. Bir de siymek ve siğmek kelimeleri sidik kelimesinden de türüyor olabilir. Emin değilim ama sanki öyle gibi. Öte yandan araştırmalarım gösteriyor ki bu kelime şu anlamlara da geliyormuş:
    • Hayvanların işemesi. Özellikle köpeklerin bir bacağını kaldırarak işemesi.
    • Sızmak (Su sızması)
    • Kötülük yapmak, sataşmak
  • Alagarson Saç: Erkek saçı şeklinde kesilmiş kadın saçına bu isim veriliyormuş.  Bir diğer adı alabrus’muş ama farklı biçimde alagarson saçlar da varmış. Mesela Amelie filmindeki başrol ablamızın saçı da alagarson olarak kabul edilebilirmiş.
  • Alapan: Kelimeyi araştırdım ama sözlüklerde bir sonuç bulamadım. Bizimkiler alapan kelimesini alacalı bulacalı, desenli anlamlarında kullanır. Örnek kullanımı: “Sabah ahırda alapan ineği göremedim. Senin haberin var mı?”
  • Yalpan: Yalpan kelimesi bizim oralarda bir köyün ön adıdır. Kayan yamaç anlamına geliyormuş, yeni öğrendim. Kullanıldığı yöreler ise İçel ve Kırklarerli’ymiş.

Bu yazı bir hayli yeni kelime yüklü ve uzun bir yazı oldu. Umarım sizi sıkmamışımdır. Ben bu tür şeyleri seviyorum, yeni kelimeler bana hep yeni denizler gibi geliyor. Minik bir sandalla yeni kelimeler denizine doğru kürek çekip oltamla kelimeleri çekiyorum sandala. Umarım sizin sandala da birkaç kelime düşmüştür. Son olarak ben bu kelimelerin anlamlarını araştırırken sozce.com diye bir site buldum ve oradan baktım. Aklınızda olsun.