Yaşım neredeyse 35 ve artık eskisi kadar enerjik değilim. Eskisi kadar hızlı koşamıyorum ama eski atari salonları özlemimi de hep cebimde taşıyorum. Sabah girip akşam çıktığımız, türlü hır gür yaşadığımız, ilk illegal davranışlarımızı sergilediğimiz, aduket ile rakibi sanalda dövüp gerçekte dayak yediğimiz zamanlar ne çabuk geride kaldı.
Geçenlerde okuduğum bir yazıdan hareketle çok özlediğim atari salonlarından biraz bahsetmek istiyorum. Yaşı bana yakın olanlar da maziye bakıp eski fotoğrafları karıştırabilirler.
Dikkat: Bu yazıyı okuduktan sonra çocukluk aşkınızı hatırlayıp mesaj atmayın. 🙂
Özlediğimiz Atari Salonları
Benim büyüdüğüm dönem, tam olarak atarilerin başlıca aktivemiz olduğu dönemdi. Büyüdüğüm ilçede 6 farklı atari salonu vardı ve her oyun, her salonda yoktu. Dolayısıyla her birine paramız ölçüsünde gider ve piksel piksel oyunlarla haşır neşir olurduk.
Yazıya dökülmemiş kuralları ve ortam koşulları vardı atarilerin. Bunları hatırladığım kadarıyla şöyle özetlemek isterim:
- Her ne kadar oyun sistemlerinin markaları farklı olsa da bütün salonlar atari salonu olarak anılırdı.
- Atari salonları genelde karanlık, izbe ve idrar kokulu ortamlar olurdu.
- Çoğu zaman dar ve sırt sırta oynadığımız ortamlar olurdu.
- İçeriden kesif bir sigara dumanı ve kokusu gelirdi ve makinelerin üzerinde sigara, tükürük, ter ve benzeri izler olurdu.
- Hemen her zaman aşırı kalabalık olurdu ve bunlar dışında bir de atarinin önünde ya dün akşamki maçı konuşan ya da taso oynayan elemanlar olurdu.

Eski atari haberleri
- Ayda 1 polis basardı. Yaşı tutmayan çocuklar 1 hafta içeri alınmaz, sonrasında alınmaya devam edilirdi.
- Polis basacağı zaman, daha önce basılan salonlardan henüz basılmamış olanlara haber uçurulurdu ve yaşı tutmayan çocuklar dışarı çıkartılır, sigaralar söndürülür, ortam olabildiği kadar havalandırılırdı.
- Aduket, aparkat, or yu ket, uwa, finish him, fatality gibi haykırışlar havalarda uçuşurdu.
- Çoğunlukla ayakta oynamak zorunda kalırdınız çünkü ya hiç sandalye olmazdı ya da birileri çoktan kapmış olurdu.
- Atari salonu sahibi insaflıysa elektrik kesildiğinde jetonunuzu iade ederdi. Yeni başladıysanız ve işler kötü gidiyorsa güzel bir gelişme ama çok ilerlediğiniz bir oyundaysanız üstüne bir bardak su içmek zorunda kalırdınız çünkü oyunu otomatik kaydeden bir sistem yoktu.
- Kimi zaman esrar içen elemanlar salona gelirdi ve küçüklerin korku dolu bakışları arasında ortamda gezinirlerdi. Her zaman olmasa da kimi zaman bali ya da tiner çeken tipler de olurdu.
- “Ver bu eli geçeyim” diyen tipler her salonda mutlaka olurdu.
- Tek oynarken biri gelip de o an aktif olmayan tuşlara basarsa şu cümle duyulurdu: “Basma oğlum, güçleniyor.“
- Gazoz, kola gibi meşrubat kapaklarından ya da peynir tenekelerinden jeton yapmaya çalışan ve bunu kimi zaman başaranlar olurdu. Bu tip metallerin altına bir jeton konulur, vura vura jeton şekli verilmeye çalışırlardı. Yakalanırlarsa fena dayak yerlerdi.
- Jeton girişine tel sokarak kredi kazananlar olurdu ama bunu herkes yapamazdı. Beceri isteyen bir işti.
- 4-5 arkadaş tarafından görünmemesi sağlanan bir kişi tırnak makası gibi bir edevat ile jeton haznesinin kilidini açar, jetonları bölüşürlerdi.

Eski atari salonları ve makineleri
- Şimdilerde sigarayı sömüren bir çok insan ilk sigara deneyimlerini atari salonlarında yaşardı.
- Ekmek almak için çıkıp parayı atari salonunda yedikten sonra babasından dayak yiyen her gün en az 1 kişi olurdu. Ertesi gün arkadaşlarına gülerek anlatırdı.
- Birini yendiğinde rakibin seni dışarıda bekler ve verirdi sopayı ya da en iyi ihtimalle laf atar, kavga çıkartmaya çalışırdı.
- Sevmediğin biri olursa, inadına o oyuna başlayınca jeton alınarak rakip olarak karşısına girilirdi. Ekranda ise şu yazı belirirdi: Here Comes A New Challenger!
- Bir jetonla oyun kapatanlar da olurdu ilk rakipte havlu atanlar da ama tek jetonla 2-3 saat oynayanlar dilden dile anlatılırdı.
- Tekken gibi oyunlarda kombo yapmayı bilenler saygıyla karşılanırdı. King’in kapma serisini bilene mühendis gözüyle bakılırdı.

Nostaljik Atari Salonları
En Sevdiğim Atari Salonu Oyunları
Herkesin kişisel beğenilerine, bölgeye ve salonun kapasitesine göre değişse de bazı oyunlar tüm salonlarda en çok oynanan oyunlar olurdu. Mesela benim en sevdiklerim ve sık oynadıklarım herhangi bir sıralama olmaksızın şöyle:
Super Sidekicks 3: The Next Glory
Goal Goal Goal

Goal Goal Goal
Tecmo World Soccer 96

Tecmo World Soccer 96

Tekken 3

Mortal Kombat 2

Street Fighter

Street Hoop

Puzzle Bobble

Snow Bros Nick & Tom

The King of Fighters

Captain Commando

Aero Fighters 2

Three Wonders

Super Buster Bros (Pang)

Alex Kidd in Miracle World

Tiny Toon Adventures

Sunset Riders

Cadillacs & Dinosaurs (Mustafa)

Final Fight (Hagar)

Metal Slug

Spin Master

River Raid

Wizard of Wor

Tumblepop
Ne güzel günlerdi. Sosyalleşme, arkadaşlarla bir araya gelme, birlikte eğlenme, ortamın havası şimiki telefon oyunlardan çok çok daha iyi.
Şanslıyım ki ucundan kıyısından ben de yakaladım bu dönemi.
Salonlar bitmek üzereydi ama ilkokul çağımda bol bol evde kendi atarimi oynama fırsatım oldu.
Ortaokul son ve lisede olduğum dönemde internet cafeler için altın çağ yaşanıyordu. Aslında bir de internet cafe yazısı gelse Çağrı. 🙂
Evdeki atari deneyimi de başlı başına nefisti Onur. Katkın için çok teşekkür ederim 🙂
İnternet cafe yazısını da not ettim, umarım en yakın zamanda 🙂
bu makinalarla ilgili bir yorum olarak ATM subliminali taşıdıkları söylenir. ATM’ler atariden ilham alınarak hazırlanmış değil de bir tür önyükleme sağlasın ve topluma cihaz kullanım alışkanlıkları kazandırsın düşüncesiyle benze tasarımla üretildiklerini duymuştum.
Hiç duymamıştım ama çok mantıklı geldi. Açıkçası şaşırdım da 🙂
Değerli bilgilerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.
Babaların atari salonu basması ve akabinde çocukların içinde dayak yemek mükemmel bir loserlık örneğiydi.
Terle karışık tostun tadı da yoktu hiçbir yerde. Öğlenci giderdik okula, öncesince atariye kaçardık korka korka. O fakirlikte parayı nereden bulduğumu da hatırlayamıyorum.
O para bir şekilde bir yerlerden geliyordu ama nereden olduğunu, nasıl bu kadar bereketli olduğunu halen aklım almıyor.
Sanırım 91 ya da 92.. Bir arkadaşımın amcası atari salonu sahibiydi. Bize bir hamam tası içinde silme jeton verdiğinde gözümüz dönmüştü.. Güzel ortamlardı ama sigarası vs’si açıkçası çocuğum olsa kapısından sokmam..
95’te internet hayatımıza girdi, bir kaç yıl sonra da internet kafeler açılınca gazı kaçtı ve birer birer kapandılar.