Çocukluğumuzda oynadığımız oyunlarla ilgili olarak bir mim konusu başlatılmış ve sağolsun Oğuzhan da beni bu mime dahil etmiş. Ben de bu konuda elimden geldiğince keyifli bir yazı yazmaya çalışacağım. Çocukken elbette bir çok oyun oynardık ve bunların yerini hiç bir şey tutmuyor şimdilerde çünkü biz gerçekten kalabalık bir mahallede oturuyorduk ve oyun oynadığımız alanlar oldukça fazlaydı. Kısaca bahsedeyim onlardan:
BU YAZIDA NELER VAR?
Saklambaç
Elbette neredeyse her çocuğun ilk aklına gelen oyunlardan biri de saklambaçtır. Biz de özellikle akşam üzeri saatlerinde başlardık ve neredeyse gece 00.00’a kadar saklanır, ebeler ya da ebelenir dururduk. Kazan tüp patladı ya da kazan çömlek patladı gibi ebe hariç diğer oyuncuları sevindiren kuralları vardı. Ayrıca ebe tarafından bulunamayan kişi “Kurt” rütbesi kazanırdı ki bu pek de kolay bir iş değildi. Öyle bir saklanırdım ki yerlere bile yatar eve gidince de her gün üstümü kirlettiğim için azar işitirdim ama değmiş diyorum şimdi, iyi ki yapmışım 🙂
Firar
Bu da sınırları önceden oyuncular tarafından belirlenmiş bir alan içerisinde toplu olarak kaçma ve saklanma oyunuydu. Bir grup ebe olup firar edenleri ararken diğer grup da firar etmiş durumda olur ve ebe gruba görünmemeye çalışırdı. Eğer ebe olan grup saklanan gruptan 1 ya da daha fazla kişiyi görürse “Firar” diye bağırırdı ve roller değişilir, ebe olan grup firar etme hakkına sahip olurdu.
Yakalamacılık
Klasik olarak grup halinde oynanan bir oyundu. Bir grup yakalayan bir grup da yakalanmadan kalesine girmeye çalışan ya da yakalanan arkadaşlarına dokunmak ya da el vermek suretiyle kurtarmasına dayanırdı. Ben hızlıydım ama çok da kıvrak bir vücudum olmadığından genelde en klas oyuncu olamazdım.
Alman Kale
Dokuz aylık olarak da bilinen bu oyun çocukluğumda en çok oynadığım oyunların başında gelir, bir sefer bile baba olarak oyunu bitirememiş olsam da çok sever ve defalarca oynardım. Oyunda ilk oyundan çıkan yani 9 gol yiyen oyuncu anne olarak çıkardı oyundan, ondan sonraki kız kardeş, sonraki erkek kardeş, sonraki doktor ve sonraki baba… Tabi oyuncu sayısı fazlaysa kuzen, enişte falan diye akrabalık ilişkileri uydururduk. Şimdi düşünüyorum da ne çirkin bir rütbelendirme biçimimiz varmış. En zayıf oyuncuyu anne olarak rütbelendirmek de neymiş ya!
Minyatür Kale
Çok küçük kaleler olurdu ve her oyuncu kendi başına mücadele ederdi. Amaç rakip kalelerden herhangi birine gol atmak ve kendi kalemizi gole kapatmaktı ancak kaleler küçük olduğundan ve oyuncu sayısı genelde fazla olduğundan gol atmak da çok zordu.
Ortada Sıçan (Yakan top)
Bu oyunda yine iki grup olurdu. Bir grup diğer grubu ortaya alır ve topla onları vurmaya çalışırdı. Vurulan oyuncu çıkardı. Eğer oyuncu topu havada yakalarsa bir can kazanmış olur ve vurulan arkadaşını oyuna alabilme hakkına sahip olurdu. Ya da o canı kendi için kullanabilirdi. Diğer grup ise topu etkili kullanarak ortada yer alan diğer grup oyuncularını vurmak için canını dişine takardı. Eğer son oyuncu kalmışsa ve 9 hamleye kadar vurulamamışsa grup o müsabakayı kazanmış sayılır ve takım arkadaşlarını oyuna alma hakkına sahip olurdu.
Diğer oyunları da sıralıyorum ve tahmin ediyorum ki bu oyunları da açıklamaya gerek yok çünkü bir çok arkadaşımız bu oyunları biliyor.
- Renkli Stop (İstop diye okunurdu)
- Yüksek ebe
- Kartal
- Kemik
- Çizgi (Sek sek diye bilinir)
- Duman arabasının arkasından koşmak
- Uzun eşşek
Ben de kimi mimlesem diye düşünürken aklıma İsmail ve Dilek geldi. Ha bir de Aycan var, Nurçin var, Onur var, Ubeyd var, Enes var, Emrah var 🙂
Çok güzeldi be abi. İki binlerin başına denk geldik biz. Bilgisayardan uzak bir çocukluktu. O günlere tekrar dönmek ister misin diye sorsalar tereddüt etmeden evet derim.
Bu arada mimi de cevapladım abi. 🙂
Kim bu soruya hayır yanıtını verir ki İsmail, ah çocukluk ah…
Bir tek firarı hatırlayamadım. Onun dışında hepsini oynamışlığım var. Alman kale çok zevklidir. Top sektiremediğimden, her zaman, kaleye ilk ben geçerdim : D Bu arada mimi cevapladım. Teşekkür ederim, anılarımı canlandırmama yardımcı olduğun için ; D
Firar sanırım pek oynanan bir oyun değildi Emrah, mime cevabını hemen okuyorum 🙂
Alman kale hariç hepsini oynadım. Şimdide oynamak istiyorum ama oynayacak adam yok. 2 Sene önce en az 30 çoçuk olan mahallede şimdi 5 taneyi geçmiyor. Anca futbol 🙁
Ah o eski zamanlar Veysel ah…
Mimi cevapladım abi, mim için teşekkürler 🙂
Ben teşekkür ederim cevap için 🙂
Ah be abi hepsini birer birer özledim :(. Yok ki şimdi böyle oyunlar oynuyalım :(.
Valla ben arada mahalledeki çocuklarla oynuyorum ama ancak futbol oynuyoruz onlarla da :/
Gerçekten çok güzel zamanlardı hocam. Mim’ini cevapladım şu adreste: mim Tekrardan teşekkürler böylesi bir mim’in bir parçası olduğum için 😉
Hakikaten öyleydi Enes, cevap için teşekkür ederim 🙂
Bunu ben başlatmıştım (mimi),saklambaç dışındakileri bilmiyordum alman kale falan
Biliyorum Hale senin başlattığını ama zaten bunları genelde erkekler oynar ondandır bilmemen 🙂